11 Temmuz 2013 Perşembe

Güney Kore hakkında bilgiler..

                                    
Üniversite hayatı, çok çalışkan millet, çok saygın, çok ahlaklı millet, çok içen millet


Güney Kore Türkiye’den çok uzakta bulunmasına rağmen aslında Türkiye ile birçok benzer noktası olan bir ülke. İlk gittiğinizde sanki bir Uzak Doğu ülkesinde değil de (sokaktaki garip yazılar ve çekik gözlü insanlar olmasa.) kendinizi İstanbul sokaklarında dolaşıyor gibi hissedebilirsiniz. Gerçekten de gerek kültür gerek ahlaki yapıları bakımından bizimle benziyorlar.

> Hatta kimi profesörler Korelilerin Türk boyundan geldiğini iddia ediyor. Koreliler Türkiye’yi kardeş ülke olarak görüyorlar. Türk askerlerinin 1950 Kore Savaşı’nda onlar için savaşmasıyla Türklere karsı duyulan sempati 2002 FIFA Dünya kupası maçıyla daha da artmış durumdadır. Pusan şehrindeki şehitlikte bugün birçok Türk askeri yatmaktadır.

> Türkleri çok seviyorlar. Tanıştığımız Korelilerin yarıdan fazlası ya Türkiye’ye gitmiş ya da gitmek istiyordur. Türkçe öğrenmeye de meraklılar. Güney Kore belki de bir Türkün Türklüğü ile gurur duyarak dolaşabileceği nadir ülkelerden biri. Koreliler yabancılara büyük ilgi duyuyorlar. Bunlar arasında Türkler de çok sevilen milletler arasında geliyor.

> Koreliler bizim gibi sıcakkanlı, arkadaş canlısı, yardımsever, nazik, kibar insanlar. Güçlü ahlak değerleri var. Genelde iyilik yaparsan, iyilik bulursun düşüncesi hâkim. Saf, temiz niyetli insanlar. Sahtekârlığa, üçkâğıtçılığa pek akilleri ermez; kimsenin malına yan gözle bakmazlar. Hissizlik oranları oldukça düşük seviyededir.

> Kore çok güvenli bir ülke, gece 11, 12’lerde bile sokakta rahat bir şekilde, korkmadan dolaşabilirsiniz.

> Çok saygılı bir toplum, büyüklere saygı çok önemlidir. Karsılarındakini selamlarken neredeyse yere kadar eğilirler. Kendinizden bir yas büyüğe bile abla, ağabey veya bey, hanim diye hitap etmek zorunda sinizdir. Korece’de yüksek, orta ve düşük dil olarak saygı seviyesine göre üç farklı hitap sekli vardır.

> Kendinizden büyük birine veya tanımadığınız birine asla düşük dille hitap edemezsiniz. Bu konuda çok titizlerdir.

> Korelilerde ‘ben’ değil ‘biz’ düşüncesi hakimdir. Çok milliyetçi bir toplum, benim ülkem değil ‘ur nara’ bizim ülkemiz derler. Kendi milli değerlerini, kültürlerini, sanatlarını, şarkılarını, yerel danslarını, kıyafetlerini, yemeklerini, el sanatlarını korumaya çalışır, onlarla çok övünürler.

> Kore’de en fazla kullanılan kelimelerden biri ‘papbida’ (meşgul) kelimesidir. Yediden yetmişe herkes çok meşguldür. Gerçekten çok çalışan bir millet, gün doğmasıyla herkes ayaktadır. Her islerini çabucak yaparlar, aceleci, hızlı, tez canlı insanlardır.

> Halkın yüzde 50’si dinsiz, yüzde 25’i Hristiyan, yüzde 20’si ise Budist olup din olgusunun pek gelişmemesine rağmen ülkenin her kösesinde kilise ve Budist tapınakları görmek mümkündür. Müslüman nüfus ise 40.000’i Koreli olmak üzere 100.000’i aşkın durumdadır. Koreliler İslam ile ilk defa 1950 yılında Türk askerleri vesilesiyle tanışırlar ve İslam___8 dinine girenler olur.

> Bugün Kore’de 5 tane büyük cami bulunmaktadır ve İslamiyet’i araştıran Koreliler günden güne artmaktadır.

> Koreliler için yemek çok önemlidir, hatta Koreliler birbirlerini “Pab mogossoyo?” (Yemek yedin mi?) seklinde selamlarlar. Karsındakinin yemek yiyip yemediğini sormak, bizdeki nasılsının yerinde karsındakinin halini hatırını sormaktır. Yemeğe olan bu ilgileri savaştan sonra çok kitlik çekmelerinden olsa gerek…

> Üç öğün yemeği atlamadan muhakkak yerler. Öğle ve akşam yemeği saatinde üniversite kampüsünde herkes dışarıda, restoranların yolunu tutarlar. Öğle yemeği yemeyen bir Koreli bulmak imkânsız gibidir. Arkadaşlarınızla ya öğle ya da aksam yemeğinde buluşursunuz.

> Kore’de yemek denince akla ilk gelen şey pilav ve kimchidir. Kimchi lahanadan yapılan, acı, bol baharatlı tursuya benzer bir yan yemektir. Her sofranın olmazsa olmazıdır. Zaten, yağsız tuzsuz pilavın yanında “pancan” denilen bir sürü sebzeden, ottan yapılan yan yemekleri sofrayı boydan boya donatırlar.

> Kore yemekleri yağsız, tuzsuz, az kalorili ve çok acilidir. Birçok Türkün bildiğinin aksine, Koreliler ipek böceği dışında böcek yememelerine karşın her türlü deniz ürünü yiyebilirler. Bunun yanında domuz eti ve içkiyi çok fazla tüketiyorlar. Domuz etini çok seviyor ve çok çeşit yemekte kullanıyorlar. İçki+ Kore’de bir kültür seklini almış, herkes içki içer, içki içmeyeni dışlarlar. Üniversitede, is ortamında, arkadaş çevresinde içki içmek onların deyisiyle kendi aralarında samimileşmelerini sağlar.

> Kendinizden yasça büyük biri size içki kadehi uzattıysa onu muhakkak içmek zorundasınızdır, yoksa sizi dışlarlar. Fakat yabancılara karşı anlayışlıdırlar, siz içki içmiyorum, domuz eti yemiyorum dediğinizde farklı bir kültür olduğu için anlayışla karşılarlar. İşin garip tarafı o kadar içki içmelerine rağmen fazla sarhoş olmamaları veya sarhoşlarının zararsız oluşudur.

> Korece karakterlerden oluşmayıp alfabesi olan bir dildir. Ural-Altay dil ailesi grubuna mensup olduğundan Türkçe'yle, özne-yüklem uyumunun ayni olması Türkler için Korece öğrenmede bir avantaj.

Yalnız telaffuz ve yazması oldukça zor bir dil. Türkler eğer gayretli çalışırlarsa günlük dili yaklaşık bir yıl sonra rahatlıkla konuşup, anlayabilir seviyeye gelebilirler. Korece gerek telaffuz, gerek üç farklı şekilde saygılı hitap bulunması ve her nesne için ayrı bir kelime olduğu için öğrenilmesi zor diller arasındadır.

Güney Kore eğitime çok önem veren bir ülkedir. Halkın yüzde 92 si okuryazardır. Ülkede üniversite sayısı çok fazla, genç nesilde üniversiteye gitmeyen yok denecek kadar azdır. Koreliler çok fazla ders çalışırlar, bundan olsa gerek ders çalışma tekniğini çok iyi bilirler. Kitap, kırtasiye ürünleri oldukça çeşitlidir.

Bir ortaokul, lise öğrencisi günde yaklaşık 3-4 saat uyku uyur. Sabahtan aksam beşe kadar okula gidip saat dokuza kadar zorunlu etüde kalırlar. Saat dokuzdan on iki, birlere kadar da dershaneye giderler.

Üniversite sınavı Türkiye’ye kıyasla kat kat zor olduğundan hepsi iyi üniversitelere girmek için büyük bir rekabet halindedir. Bu yarış daha çocukken baslar. Çocuklar başlıca piyano, İngilizce, el sanatları, taekwondodan oluşan en az 3-4 kursa giderler. Kore'de ortaokul, lise öğrencisi olmak çok zordur. Koreliler ‘de çok fazla ders çalışmaya zorlayan ezberci sistemlerini eleştiriyorlar.

Kore’de üniversite eğitimi Türkiye’den daha kaliteli gözüküyor. Üniversitenin imkânları çok zengin, internet çok gelişmiş, özellikle mühendislikler ve sayısal bölümlerde çok ilerideler. Türkiye’den de birçok kişi master veya doktora eğitimi için Güney Kore’yi tercih ediyor. Profesörler çok mütevazi, öğrencilerle arkadaş gibiler, öğrencilerle yemek yemeye, içki içmeye giderler. Yabancı öğrencilere de genelde ayrı, özel bir ilgileri vardır.

Yabancı öğrenciler üniversiteye girişte genelde yazılı sınava tabi tutulmayıp yalnızca mülakata girerler. Belgeleriniz eksiksiz ise genelde üniversiteden kabul alisiniz. Üniversitelerin yıllık fiyatları genelde 3.500$ ile 8.000$ arasında değişiyor. Yabancı öğrencisi fazla olmayan üniversitelerde yüzde 30, yüzde 50 oranında burs alma imkânınız olabilirken master veya doktora öğrencilerinde bu rakam yüzde 50 ile yüzde 100 oranında yükselebilir.

Devlet üniversiteleri fazla olmamakla beraber fiyatları yıllık 3.000$’dan başlıyor. Özel okullarla fiyat farkı fazla olmamasına karşın devlet okulları daha meşhur olduğu için Koreliler öncelikle iyi devlet okullarını tercih ediyorlar. Bir öğrencinin yıllık masrafı (okul parası, yasam masrafları, harçlık, gidiş-dönüş uçak bileti) yaklaşık 9.000$ ile 10.000$ civarında değişiyor.

Koreliler küreselleşen dünyada İngilizce bilmenin önemini kavramışlar. Bir Koreli İngilizce bilmiyorum derse ona inanmayın. Hepsi az çok bilmesine rağmen telaffuzlarından dolay konuşmaya çekiniyordur. Korece’de ‘f’, ‘z’, ‘j’ gibi harfler olmadığından telaffuzları çok garip, kendi dil yapılarıyla uyuşmadığından birçok kelimenin telaffuzunu çıkartmakta zorlanıyorlar. ‘conqulish ‘ denen Korece-İngilizce kelimeler bile oluşmuş.

İyi konuşanlarda ya hayatları boyunca İngilizce çalışmış ya da uzun süre yurt dışında yasamışlardır. İngilizce konusunda gerçekten çok abartmışlar, kitapçılarda hayal edemeyeceğiniz çeşitte İngilizce kitapları, televizyon ve radyolarda sürekli İngilizce yayınlar, her sokakta İngilizce kursları vardır. Bunu biraz daha abartırsak Kore’de sadece İngilizce konuşulan bir köy bile oluşturulmuştur. Koreliler yasları ne olursa olsun sürekli İngilizce öğrenme çabasındadır, İngilizce bilmeyenler kendilerini ezik hissederler.

Sabah 6 veya gece 12‘lerde is öncesi veya sonrası İngilizce kursuna giden insanlar görmek mümkündür. Okul tatillerinde herkes İngilizce çalışır. Eğer iyi İngilizce bilen bir yabancıysanız onların gözünde saygınlığınız artar, ama bazen sizinle İngilizce pratik yapmak isteyen insanlardan sıkılabilirsiniz. Siz Korece konuşsanız dahi ısrarla sizinle İngilizce konuşan Koreliler çok yeygindir. Bekli de anadili İngilizce olmayan bir ülkede en çok İngilizce konuşma firkatiniz olabileceği ülke Güney Kore’dir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder